ANKARA OKULU YAYINLARI
0542 382 74 12

Te’vilâtü’l-Kur’ân ve el-Keşşâf’ta Kelami Tartışmalar

Ürün No : 154
ISBN : 9786059503129
Baskı : 2.baskı
Basım Yeri ve Yılı : Ankara 2022
Kağıt Kalite : Enso
Sayfa Adedi : 328
Boyut : 13,5 x 21
Dili : Türkçe
Yazar : Faruk Özdemir

İndirimde

Stok Durumu: Var
Stok Adedi: 15

500,00

325,00 t

Kazancınız: %35 | 175,00 t

Mâtürîdî (ö. 333/944), Ebu’l-Hasen el-Eş’arî’nin (ö. 324/935) Suriye-Irak havzasında kurduğu Sünnî kelâm mektebine nispetle akılcılığa daha çok önem veren ve kökleri, Ehl-i sünnet akîdesinin teşekkülüne etki eden âlimlerin başında yer alan Ebû Hanife’ye (ö.150/767) dayanan Sünnî kelâm mektebinin Mâverâünnehir havzasındaki kurucusudur. Başka bir ifadeyle Eş’arî’nin (ö. 324/935) Basra’da geliştirdiği Sünnî kelâm sisteminin daha üstününü Mâverâünnehir bölgesinde tesis ederek bu coğrafyada Ehl-i sünnetin reisi ve Ebû Hanife’den (ö. 150/767) sonra Ehl-i sünnet kelâm ekolünün ikinci kurucusu olmuştur. O, günümüze ulaşan ilk dirâyet tefsiri olan Te’vîlâtü’l-Kur’ân adlı eseriyle sadece Ehl-i sünnet inanç sistemi ve Sünnî kelâmı savunup sistemleştirmekle kalmamış başta Mu’tezile olmak üzere Şîa, Havâric, Müşebbihe ve Karâmita gibi mezhep ve fırkaların fikirleriyle de mücadele etmiştir. Te’vîlâtü’l-Kur’ân, bir uçta aklî bilgileri birincil kaynak olarak kabul eden ve hadisleri akâit alanında genellikle dikkate almayan Mu’tezilî kelâmcıların, diğer tarafta da aklî bilgileri ihmal eden ve yalnızca naklî bilgileri ön plana çıkaran muhaddis ve fakihlerin oluşturduğu problemli iki din algısına karşı, aklî bilgilerle naklî bilgileri uzlaştıran mutedil bir din anlayışının ürünüdür.

Zemahşerî (ö. 538/1144) ise tefsir, hadis, nahiv, Arap dili ve edebiyatı, kelâm, ilm-i beyân, me’ânî, bedi’î gibi ilimlerde asrının tartışmasız imamı; Arap dili ve edebiyatına derin vukûfiyeti ve Arap dilindeki tartışmasız otoritesi sebebiyle Şeyhu’l-‘Arabiyye olarak kabul edilen çok yönlü Mu’tezlî bir âlimdir. Zemahşerî’nin (ö. 538/1144) engin me’ânî, beyân, bedî’î ilimlerine vukufiyetinin ürünü ve Kur’ân diline tercüman olan zirve eseri el-Keşşâf, Kur’ân’ı lügat, nahiv ve belâgat ilkelerini dikkate alarak yorumlaması, Kur’ân-ı Kerîm’in i‘caz yönlerini, özellikle taşıdığı edebî üstünlüğü ve erişilmez nazım güzelliğini ortaya koyması, Kur’ân’da manaların tasvir ve temsil yoluyla anlatılmasının etkili bir metot olduğunu göstermesi gibi özellikleriyle çok beğenilmiş ve hemen bütün müfessirlerce kaynak olarak alınmıştır. Bu eserin dikkat çeken bir özelliği de, Zemahşerî’nin (ö. 538/1144) bağlı olmakla övündüğü, tefsirinin girişinde müntesiplerini “din kardeşi” olarak gördüğü, mezhebi de fırka-i nâciye olarak tavsif ettiği Ehl-i adâlet ve’t-tevhîd yani Mu’tezile’nin kelâmî görüşlerine geniş ölçüde yer vermiş olması ve Ehl-i sünneti ağır ifadelerle eleştirmiş olmasıdır. İslâm düşünce tarihinde ve tefsir geleneğinde böylesine silinmez izler bırakmış iki müfessirin kelâmî-itikâdî meselelere ilişkin te’vil, görüş, yorum ve değerlendirmeleri de elbette dikkat-i câlip ve araştırılmaya değer konumdadır. İşte elinizdeki bu eser de hem Mâtürîdî’nin (ö.333/944) Te’vîlâtü’l-Kur’ân’ı hem de Zemahşerî’nin (ö. 538/1144) el-Keşşâf’ındaki kelâmî-itikâdî meseleleri mukayeseli olarak okuyuculara sunmaya çalışmaktadır.

Henüz yorum eklenmemiş.

Adı Soyadı:

Yorumunuz:

Güvenlik Kodu:

Benzer Ürünler

Tüm Kategoriler
Yazarlar

Tüm Yazarlar