Doğrularla oturup doğruları konuşarak, aydınlıklarda da karanlıklarda da gözümüzü dört açarak, hafızamızı köklere, ümit ve hayallerimizi göklere dikerek, sabrı sağlam bir kalkan, ilim ve hikmeti keskin bir kılıç yaparak, sadece ellerimizi değil dillerimizi ve gönüllerimizi de hakikatin emrine amade kılarak derim ki:

Geliniz her şeyi yerli yerine oturtalım. Neyi ne kadar doğru, neyi ne kadar yanlış ve neyi ne kadar eksik biliyoruz bunu bir tespit edelim. Doğrularımızı yolumuzu aydınlatan kandiller yapalım, yanlışlarımızı önce zihin dünyamızdan sonra davranışlarımızdan ayıklayalım, eksik bildiklerimizi doğru kaynaklardan doğru bir metotla öğrenerek tamam edelim. Hayatımızı şekillendiren her bilgi ve inancı yenilenmiş taze bir gözle/akılla, yeni bir bakış açısı/paradigma ile yeniden göz(lem)den geçirelim.  Ön kabulsüz, ön yargısız ve önsezisiz bir anlayışla fikri ve zihni haritalarımızda koyu harflerle işlenmiş kodlarımızı yeniden yazalım.

İşte bu kitap bir nebze de olsa yıllardır en güvendiğimiz insanların en masum cümlelerle bizde oluşturduğu önyargılarımızdan ve zihnimizin derinliklerine yerleşen ezber tasavvurlardan kurtulup, hakikatin (dikenli) gül bahçesine birkaç damla su taşımanın çabasıdır.